Bir hikaye anlatmak istiyorum. İnsanoğlu tarihte bir çok kez kendi ırkına ihanet etmiştir. Ufak bir araştırmayla bile bunun bir çok örneğine rastlarız. Dünya savaşları mesela ve hatta tüm savaşlar, Hiroshima'ya atılan atom bombası ama aslında benim bildiklerim arasında en kötüsü İskenderiye Kütüphanesi'nin başına gelenler.
M.Ö. III. Yüzyılın başlarında Mısır'ın İskenderiye şehrinde, Ptolemaios Hanedanı tarafından kurulmuş olan kütüphane, sadece kitapların bulunduğu bir bina değildi. Aynı zamanda bir bilim merkeziydi de. Hem müze hem kütüphane hemde bilim merkezi gibi kullanılan İskenderiye Kütüphanesini ve dolayısıyla insanlık tarihini hazin bir son bekliyordu.
İskenderiye şehrini M.Ö. 332 yılında
III. Alexandros (Aynı zamanda İskender Rumi, İskender Yunani ve Makedonyalı İskender ve tarih sahnesinde en çok bilinen adıyla Büyük İskender) tarafından kuruldu. İskender'in ölümüyle imparatorluk dağılınca, komutanlarından Lagos'un oğlu Ptolemaios 1. Soter İskenderiye şehrini ele geçirir. Savaşı sevmeyen Ptolemaios, hiç bir zaman ülkesinin topraklarını genişletme hevesinde olmamıştı. İlgisi daha çok sanat ve edebiyat üzerineydi. Mısır geleneklerine bağlılığıyla halkın sevgisini kazanıp, dinlerine saygı duydu. Ve sonunda Mısır hükümdarlarına verilen Firavun unvanını aldı. Bununla da kalmayıp Firavun geleneğini takip ederek kendi kız kardeşi ile evlendi.
İskenderiye Kütüphanesinin tasviri |